Skip to main content

Yumurtlama (Ovulasyon) Problemleri

Normal şartlarda kadın, ayda bir kez yumurtlamaktadır.  Ancak bu yumurtlamanın seyrek olması, düzensiz aralıklarla seyretmesi ya da hiç olmaması yumurtlama bozukluğu olarak ifade edilmektedir. Bir kadının yumurtlama bozukluğundan şüphelenmesi için en önemli belirti, adet kanamalarının düzensizleşmesidir. Her ay düzenli  adet gören kadınlarda da yumurtlama bozuklukları görülebilmektedir. Kadın cinsiyet hormonlarının düzenli salgılanmasını sağlayan beyin kaynaklı bazı hormonların azalması, artması veya düzenli salgılanmaması yumurtlama bozukluğuna sebep olabilir. Ayrıca tiroid ve süt hormon bozukluklarıda kendini yumurtlama bozukluğu ile gösterebilir.

Fakat günümüzde en sık yumurtlama fonksiyon bozukluğuna sebep olan hastalık, yumurtalıklarda çok sayıda kist, düzensiz adet kanamaları, aşırı  tüylenme, saç dökülmesi ve aşırı sivilcelenme ile kendini gösteren Polikistik Over hastalığıdır (PCOS).

Yumurtalık Rezervinin Azalması

Yumurtalık ile ilgili diğer problem rezervin az olmasıdır. Yumurtalık rezervinin azalmasına sebep olan en belirgin durum ileri yaş problemleridir. Kadınlarda otuz yaşın altında her ay gebe kalabilme oranı %20’lerde seyrederken, kırk  yaş ve üzerind bu oran %5 ya da daha az oranlara düşebilmektedir.  Yumurta rezervinin azalması, doğurganlık hormonun (AMH) düşmesi nadiren genç yaşta görülmesine rağmen, yaş ilerledikçe bu durum daha sık görülür. Bu durumda tüp bebek ile tedavide de başarı oranı düşük olmaktadır. 

Yaştan bağımsız olarak genetik veya kalıtsal bazı sebeplerden dolayı çok erken yaşlarda yumurtalık kapasitesinde azalma olabilir. Yumurtalık rezervi kandan bakılan birtakım hormonlar veya basit bir jinekolojik ultrason ile ortaya konulabiliyor. Ancak günümüzde en değerli testler, adet döneminde her 2 yumurtalıktaki folliküllerin sayılması ve Anti Mullerian Hormon (AMH) adı verilen testler. Bu durumda zaman kaybetmeden yardımcı üreme teknikleri ile tedaviye başlamak doğru bir yaklaşım olacaktır. 

 

Endometriyozis hastalığı yumurtalık rezervini azaltan sık görülen bir jinekolojik problemdir.karın içerisinde yaygın hastalık yapan ve farklk lokalizasyonlarda ve organlarda yerleşme eğilimi gösterir. Sıklıkla karşımıza yumurtalık üzerindeki yerleşimi ile endometriyoma ( çikolata kisti) olarak çıkmaktadır.  Çikolata kistleri olması durumunda yumurtalık kapasitesi çok iyi değerlendirilmeli. Özellikle gebelik planlayan hastalarımızda tedavi seçenekleri çok kapsamlı düşünülmeli. Çikolata kisti olan kadınlarda, bu hastalık ileri evre olarak kabul edilir. Özellikle bu kistler büyük, tek taraflı, ağrılı ve ilerleyici olurlar ise laparoskopik olarak çıkartılmaları gereklidir. Ancak 2 taraflı kist varlığı, zayıf yumurta rezervi, geçirilmiş benzer ameliyatlar veya ileri kadın yaşı (37 üzeri) var ise ameliyat yerine direk tüp bebek tedavisi daha iyi bir seçenektir. Çikolata kisti nedeniyle ameliyat olmuş kadınlarda zamanla yumurta rezervi azalabilir.

Rahim İçi Problemler

Tüp bebek tedavilerinde başarı elde edilebilmesi ve ardından gebeliğin sağlıklı ilerleyebilmesi için embiyoların yerleştirildiği rahim yatağının normal yapıda olması çok önemlidir. Doğuştan gelen bazı rahim şekil anomalileri, rahim perdeleri ( septum) ,polipler veya daha önce geçirilmiş düşük veya  küretaj işlemlerine bağlı yapışıklıklar rahim içinde embriyonun tutnması ile ilgli problemler oluşturabilir. Bu problemlerin birçoğu basit bir ultrasonografi, histerosalpingografi (HSG) veya histeroskopi ile tanı ve tedavileri yapılabilmektedir.

Tüplere Bağlı Problemler

Yumurtalık ile ilgili diğer problem rezervin az olmasıdır. Yumurtalık rezervinin azalmasına sebep olan en belirgin durum ileri yaş problemleridir. Kadınlarda otuz yaşın altında her ay gebe kalabilme oranı %20’lerde seyrederken, kırk  yaş ve üzerind bu oran %5 ya da daha az oranlara düşebilmektedir.  Yumurta rezervinin azalması, doğurganlık hormonun (AMH) düşmesi nadiren genç yaşta görülmesine rağmen, yaş ilerledikçe bu durum daha sık gö